Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) yönetim Kurulu ile bir araya geldi. Bakan Selçuk, EMD Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Türker’den derneğin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Görüşmede EMD Başkan Yardımcısı Hazal Ateş, Yönetim Kurulu üyeleri Hüseyin Tunçay, Güliz Demircan Yücel, Erdinç Çelikkan, Gülşen Coşkun ile Sadettin İnan da yer aldı. Türker, Bakan Selçuk’a EMD’nin yayınladığı “Ekonomi, Siyaset Medya: Başkalaşımın Öyküsü” kitabını hediye etti.
Eğitim En Büyük Çözüm
Bakan Selçuk, kabulde yaptığı değerlendirmede salgın sürecinin Türkiye’de mesleki eğitimin gerçek kabiliyetini çok net bir şekilde görebilmemize imkân sağladığını belirterek, şunları söyledi:
“’Meslek liselerinin Ar-Ge merkezleriyle ilişkilendirilmesini sağladık. Yani, altyapısı güçlü olan yerlerde Ar-Ge merkezleri kurduk. Üniversitelerde, teknoloji enstitülerinde Ar-Ge merkezlerine biz alışkınız ama yaşanan gelişmeler, liselerde Ar-Ge merkezi kurulması konusunda aslında ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.100 yıldan fazla müthiş bir birikimi olan okullarımız var. Salgın sürecinin ilk günlerinde, dünyanın tedarik sorunlarıyla âdeta kilitlendiği o günlerde, bir meslek lisesi dijital solunum cihazı tasarladı ve üretti, üstelik çok kısa bir sürede… Bunlar derhal hastanelere, ilgili kuruluşlara sevk edildi ve bunlar hâlâ tıkır tıkır çalışıyor. Biz bunun binlercesini hatta yüz binlercesini yapabilecek kapasitedeyiz.
Bu üretimler sadece solunum cihazıyla da sınırlı değil. Mesela meslek liselerimiz, N95 standardında maske üreten makinenin tasarımı ve üretimini de yaptı. Bunu da hayata geçirdik, üretimi zaten yapıyoruz.
Bu dönemde meslek liselerimizin Ar-Ge çalışmalarıyla video laringoskop cihazı, ozon hava dezenfekte cihazı, yoğun bakım yatağı, hava filtrasyon cihazı, temassız kızılötesi termometre, video laringoskop cihazı, numune alma ünitesi, UV-C konveyör sistem ile maske üretiminde sterilizasyon cihazı, kumandalı ve zaman ayarlı UV-C ışınlamalı sterilizasyon cihazı, mobil UV-C robot sterilizasyon cihazı, taşınabilir mekanik solunum cihazı gibi çok sayıda ürün tasarlandı ve bu ürünlerin üretimi gerçekleştirildi.
294 Milyon Maske Üretildi
Yine salgının ilk başladığı süreçte -dünyada maske tedariğinde büyük sıkıntıların yaşandığı o günlerde- meslek liselerinde 130 milyon, halk eğitimi merkezlerinde ise 164 milyon tek kullanımlık maske üretildi. Daha öncesinde elle ve tek makinede dikişler yapılırken meslek liselerinde üretilen bu makineler sayesinde artık milyonlarcasını çok rahatlıkla üretebiliyoruz. Ama asıl o kritik dönemde ihtiyaç duyan ülkelere gönderilen maskelerin önemli bir kısmını meslek liselerimiz üretti. Tek kullanımlık tulum, önlük, siperlik, dezenfektan, kolonya ve daha pek çok hijyen ürününün üretimi gerçekleştirildi. Bunların milyonlarca litresi yani sadece yüzey dezenfektanı 8,5 milyon litre üretildi. 1.3 milyon adet siperlik üretildi. Bunların hepsi dağıtıldı. Netice olarak şunu söylemek mümkün: Bu durum, mesleki eğitimin dönüşüm çalışmalarının bir işaret fişeğidir ve bunun sadece salgınla ilgili olmadığını şuradan anlayabiliyoruz: “Salgın gibi istisnai, yeni ve karşılaşılmadık bir durum geldiğinde meslek liseleri buna nasıl tepki verecek?” diye baktığımızda salgından önce başlattığımız dönüşüm süreciyle birlikte yaptığımız hazırlıklar, yasal düzenlemeler, altyapı çalışmaları bunu çok kolaylaştırdı. Sonuçta demek ki yapılan çalışmalar, altyapı ve vizyon çalışmaları, bu tür bir kriz durumunda bile riski yönetebilecek bir hâle geldi.
Meslek Lisesi Ruhu Oluştu
Meslek liselerimizin LGS’de yüzde 1’lik dilimden öğrenci alıyor olması bunun en somut göstergesidir. Bu, Cumhuriyet tarihinde görülen bir şey değil. Otellerin, fabrikaların, organize sanayi bölgelerinin içindeki iş garantili ve iş öncelikli okulların yüzlercesini açmış olmamızın sonucunda meslek liselerine tercihte bir sene içerisinde öğrenci sayısında yüzde 63-64 oranında artış oldu. Kendi tercihiyle gelen çocuk diye bir şeyden söz ediyoruz artık, yani mecburi olarak meslek lisesine gidiyorsun değil de yüzde 64 bir artıştan söz ediyoruz. Buradaki artış; toplumda usta öğreticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, okul yöneticilerinin salgın döneminde âdeta bir millî seferberlik gibi bu sürece destek vermeleri bir psikolojik atmosfer yani bir ruh oluşturması sonucunda gerçekleşti. Eğitim; iş hayatını, ekonomiyi, sektörleri takip ediyor; sektörün nabzını tutuyor, ekonomik göstergelerin analizini yapıyor ve nerede neye ihtiyaç var bunları kontrol edip yatırımlarını buraya yöneltiyor. Böyle bir yapıya doğru
yöneliş söz konusu.”
15 Şubat İçin Kararlıyız
Kademeli eğitimin 15 Şubat’ta nasıl başlayacağı konusundaki bir soru üzerine de Bakan Selçuk, şunları söyledi:
“Bu sorunun bir kısmı Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun uygulama takvimiyle alakalı bir konu, bir kısmı da Millî Eğitim Bakanlığının alması gereken tedbirlerle ilgili. Millî Eğitim Bakanlığı açısından baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Biz; toplumu, aileleri, çocukları araştırma temelli izliyoruz. Sahada yüzlerce araştırma yapıldı ve bunu da yayınladık. Bu araştırmalar bize gösteriyor ki bizim okulları bugün kapatmamız bugünün problemi değil, gelecek yılların da problemi hâline geliyor. Türkiye, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde okullarını en fazla süre kapalı tutan ülkeler arasında başlarda geliyor. Biz bunu daha kontrollü olabilmek, riski daha iyi yönetebilmek için yaptık ve bugün de bunun doğru bir karar olduğunu görüyoruz. Ancak 15 Şubat’tan itibaren toplumun, ailelerin, annelerin, babaların, çocukların durumuna baktığımızda okulların artık mümkün olduğu kadar daha yüksek bir kapasiteyle açılması gerektiği noktasında bir kararlılığımız var. Bunu da ilgili tüm kuruluşlarla ve ortamlarda paylaşıyoruz, paylaşacağız. Bu anlamda literatüre ve uygulamalara baktığımızda, elbette küçük yaşların riski daha az. Okul, tümüyle kontrollü bir ortam. Hem öğretmenler hem öğrenciler çok kontrollü bir biçimde belli kurallara dikkat ederek orada bulunuyorlar. Yani okulda bir çarşıdaki, pazardaki ya da sokaktaki gibi karmakarışık ya da kontrolsüz bir ortam yok. Okullardan kaynaklanan durumu da günlük olarak izledik, çocuklarımızı da izliyoruz.”
Yüzde 1 KDV Devam Edecek
Selçuk, pandemi döneminde özel okullarda yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV oranının aynı şekilde devam edip etmeyeceğine yönelik bir soruya da “Özel öğretim kurumlarımız da Millî Eğitim Bakanlığı’nın asli unsurudur. Bu kurumlarımız da yaşanan sorunlar bizim sorunumuzdur. Başta özel öğretim kurumlarımızdaki evlatlarımızın eğitim süreçlerinin devamlılığı, öğretmenlerimizin ve çalışanlarımızın istihdam koşulları açısından buradaki finansal durum da kritik önem taşımaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığımıza geçtiğimiz dönem sağlanan bu vergi kolaylığının bu dönem de sağlanması yönünde tavsiye görüşümüzü bildirdik” yanıtını verdi.