Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak: “Kırmızı etle ilgili hali hazırda Rekabet Kurumu tarafından yürüyen inceleme araştırma soruşturma yok”
“Rekabet Kurumu dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de kararlarıyla konuşmaya çalışan bir kurum. Biz kararlarımızda oldukça şeffafız”
“Kırmızı etle ilgili hali hazırda yürüyen inceleme araştırma soruşturma yok, beyaz etle ilgili bir soruşturma devam ediyor. Kırmızı etle ilgili herhangi bir soruşturma olmamasının temel sebebi; kamuoyuna yansıyan kırmızı et fiyatlarının olması gerekenden yüksek şeklindeki şikayetlere yönelik bize ulaşmış çok somut altı dolu bir müracaat ya da şikayetin olmaması”
“Elektronik platformlar bağlamında Google hemen hemen Avrupa’daki Amerika’daki pek çok rekabet otoritesi tarafından soruşturuldu ve soruşturulmaya devam ediliyor. Temel iddia ne burada? Cihaz üreticileriyle yaptığı sözleşmelerde kendi aplikasyonlarını istediği sırada eğer bu cihazlara yüklersen sana reklam gelirinden pay veririm benim aplikasyonlarını senin cihazında kullandırtırım gibi”
“Muhtemelen Google bu uygulamalarında ısrarla devam etmeyi sürdürürse bir takım yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır diye düşünüyoruz”
“Yakın geçmişte yaptırdığımız incelemeler ve araştırmalar kapsamında fındıkla ilgili problemlerin daha çok yapısal problemlerden oluştuğunu tespit ettik. Bu konuda ulaştığımız bilgi belgeler herhangi bir soruşturma açmaya uygun bilgiler olmadığı sonucuna ulaştık”
ANKARA – Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, “Kırmızı etle ilgili hali hazırda yürüyen inceleme araştırma soruşturma yok, beyaz etle ilgili bir soruşturma devam ediyor. Kırmızı etle ilgili herhangi bir soruşturma olmamasının temel sebebi; kamuoyuna yansıyan kırmızı et fiyatlarının olması gerekenden yüksek şeklindeki şikayetlere yönelik bize ulaşmış çok somut altı dolu bir müracaat ya da şikayetin olmaması” dedi.
Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya geldi. Rekabet kurumunun kararlarıyla konuşmasının daha doğru olduğunu söyleyen Torlak, “Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de kararlarıyla konuşmaya çalışan bir kurum. Yarı mahkeme gibi çalıştığımız için ve bir hak dağılımına aracılık yapan bir kurum olduğumuz için de kararlarının çok isabetli olması gereken bir kurum. Ama aynı zamanda aldığı kararlar bağlamında ekonomiyi doğrudan etkileyen dolaylı etkileri olan ve özünde tüketici refahını azaltabilecek veya arttırabilecek kararlara imza atan bir kurum” ifadelerini kullandı.
“Biz kararlarımızda oldukça şeffafız”
Son yıllarda Rekabet Kurumunun isminin daha fazla duyuluyor olmasının en temel sebeplerinden birisinin Türkiye’deki artan ölçüde sermaye girişine tanıklık ediyor olması ve birleşimi devralma sayısının her geçen gün artmasının sebep olabileceğini kaydeden Torlak, “Biz kararlarımızda oldukça şeffafız. Örneğin bir ön araştırma açıldığında bir soruşturma başlatıldığında ya da bir birleşimi devralma müracaatı yapıldığında kurumumuza bunları kurumumuzun web sitesinden duyuruyoruz. Bütün gerekçeli kararlarımız ticari sırlardan arındırılmış bir şekilde web sitemizde mevcuttur” diye konuştu.
“Bizim baktığımız dosyalar özünde değişen iş yapma tarzlarına piyasadaki iş yapma biçimlerine bağlı dosyalar”
Rekabet hukuku alanının çok dinamik bir alan olduğunu anlatan Torlak, “Bizim baktığımız dosyalar özünde değişen iş yapma tarzlarına piyasadaki iş yapma biçimlerine bağlı dosyalar. Örneğin son 10-15 yıldır elektronik ticaretin çok daha yaygın hale gelmesi ve platformların kendi içinde çok önemli bir pazar bir piyasa haline gelmiş olmasından kaynaklanan yeni iş yapma biçimleri, piyasaya yeni müdahale tarzları, rekabetin önündeki yeni bir takım engellemeler, yeni rekabet ihlali formları karşımıza çıkıyor. Bizde bu tür yeni durumlara karşı kendi kurumsal kapasitemizi geliştirmeye yönelik eğitimler kurum içi eğitimler uzman arkadaşlarımızın daha güçlü bilgilenmesini sağlamak üzere yurt dışında gerçekleştirilen programlara katılımlarının sağlanması gibi faaliyetlere önem gösteriyoruz. Şu anda 130 uzman yardımcısı ve uzman arkadaşımız var” açıklamasında bulundu.
Rekabet Kurumu’nun bu sene 20.yılını kutladığını belirten Torlak, 1-3 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da uluslararası katılımlı bu yıldan başlamak üzere bir ‘Rekabet Zirvesi’ düzenleyeceklerini ifade etti. 2017 Rekabet Zirvesinin ana temasının Rekabet Kurumu kararlarının ekonomiye etkileri olduğunu aktardı.
“Kırmızı etle ilgili hali hazırda yürüyen inceleme araştırma soruşturma yok, beyaz etle ilgili bir soruşturma devam ediyor”
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Torlak, son dönemde rekabetin sorgulandığı sektörlerden bir tanesinin kırmızı ve beyaz et sektörü olduğu ve farklı kesimlerin bu sektöre yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu:
“Hali hazırda kırmızı et piyasasına yönelik Rekabet Kurumu tarafından araştırılan incelenen, soruşturulan herhangi bir dosyamız yok. Beyaz et piyasasıyla ilgili var. Sitemizde yayınlandı. Soruşturmaya dönüşmüş durumda. Sektörde hemen hemen faaliyet gösteren tüm aktörleri kapsayan bir soruşturma. Biz teşebbüslerimizin itibarına da sonuç ortaya çıkmadan zarar vermeme hassasiyetiyle hareket eden bir kurumuz. Soruşturma sonunda ancak bir rekabet ihlali vardır ya da yoktur kararı ortaya çıkıyor. Kırmızı etle ilgili hali hazırda yürüyen inceleme araştırma soruşturma yok, beyaz etle ilgili bir soruşturma devam ediyor. Kırmızı etle ilgili herhangi bir soruşturma olmamasının temel sebebi; kamuoyuna yansıyan kırmızı et fiyatlarının olması gerekenden yüksek şeklindeki şikayetlere yönelik bize ulaşmış çok somut altı dolu bir müracaat ya da şikayetin olmaması. Kurulun resen inceleme ya da araştırma yapma yetkisi de var. Kurumda bu kapsamda bir değerlendirme yapmadığı için şu ana kadar böyle bir dosyamız elimizde yok. Kırmızı etin ithalatı yurt içine getirilmesi, kesim, denetleme konuları büyük ölçüde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının düzenlemesine bağlı iş ve işlemler. Bu konuda da herhangi bir görüş ifade etmem uygun olmaz.”
Torlak, et lobisi konusunda Rekabet Kurumuna Bakanlıktan, gerçek kişilerden, teşebbüslerden şikayet gelebileceğini ancak böyle bir şikayetin gelmediğini ifade etti.
Torlak, “Doğrudan tüketicinin korunmasına yönelik iş ve işlemler bizim sorumluluk ya da görev alanımızda değil. Ama buna rağmen bize müracaatlar yapılabilir. Rekabet Kurumu denetleme kurumu, bir düzenleyici kurum değiliz. Bizim regülasyon yapma gibi yetki ve sorumluluğumuz yok. Denetleme ağırlıklı çalışıyoruz. Et ve Süt Kurumu üzerinden bir çabaları var. Düzenleyici yetkisi olan bir kamu kurumun düzenleme yetkisinden kaynaklanan bir olayı durdurma, bunu cezalandırma yetkimiz yok sadece görüş bildiririz” dedi.
Sebze ve meyve fiyatlarıyla ilgili ise Torlak, domatesin ilk çıktığı zamanlarda domates odaklı olarak sebze meyve fiyatlarının çok yüksek olmasının söz konusu olduğu ve gıda enflasyonuna bunun yansımasından kaynaklanan bir durumun olduğunu anlatarak, “Bu kapsamda bize gelen bir takım müracaatları değerlendirdik. O dönemde yapılan araştırmada soruşturmayı gerektirecek herhangi bir durum tespit edilemedi” şeklinde konuştu.
“Google bu uygulamalarında ısrarla devam etmeyi sürdürürse bir takım yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır diye düşünüyoruz”
Elektronik ticaretle ilgili soru üzerine Torlak, şunları kaydetti:
“Elektronik platformlar dediğimiz diyelim ki Google çok önemli elektronik platform. Aplikasyonlar üzerinden çok ciddi gelir kazanan bir şirket. Sahibinden. com Türkiye, alibaba.com dünya çapında. Amazon.com Almanya’daki toplam perakende ve ticaretin yüzde 14’ü, elektronik ticaretinde yüzde 25’ini elde eder hale gelmiş durumda. Burada yeni iş yapma biçimleriyle karşı karşıya geliyoruz. Piyasaya yeni aktörlerin girişinin fiziki piyasalarda olduğundan çok daha farklı şekilde dışlanabildiğini görüyoruz. Burada big data olarak isimlendirdikleri fiziki piyasalarda çok fazla olmayan verinin bu piyasalarda haliyle olduğunu görüyoruz. Bir firma öyle bir algoritma geliştirebilir ki bu çok sayıdaki veriyi kullanarak bu verilerden hareketle örneğin Türkiye’nin ‘x’ şehrinde şu trendi yakalar ve otomatikman derki ‘buradaki fiyatları 10 cent 10 kuruş yükseltin.’ Maliyetlere hiçbir ilave yük gelmemesine rağmen oradaki kendi içindeki hareketiyle bunu elektronik platformda yer almak isteyen oraya ürün satmak isteyen firmalarla olan sözleşme kapsamında yapabilir. O sözleşmelerinde rekabet ihlali oluşturabilecek bir madde varsa onu yakalamaya çalışır rekabet otoriteleri. Oradaki 10 kuruşluk artış belki bir tüketici için çok fazla bir anlam ifade etmeyebilir ama topladığınızda çok ciddi bir yekun ortaya çıkabilir. Bu kapsamda elektronik platformlar bağlamında Google hemen hemen Avrupa’daki Amerika’daki pek çok rekabet otoritesi tarafından soruşturuldu ve soruşturulmaya devam ediliyor. Temel iddia ne burada? Cihaz üreticileriyle yaptığı sözleşmelerde kendi aplikasyonlarını istediği sırada eğer bu cihazlara yüklersen sana reklam gelirinden pay veririm benim aplikasyonlarını senin cihazında kullandırtırım gibi. Şu ana kadar çok fazla ceza vermeme yönündeydiler. Bir takım taahhütlerle sonuçlandı dosyalar. Ama yavaş yavaş geçtiğimiz günlerden başlamak üzere dünyanın pek çok otoritesi bu süreçleri takip ediyor ve muhtemelen Google bu uygulamalarında ısrarla devam etmeyi sürdürürse bir takım yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır diye düşünüyoruz. Türkiye’de de devam eden süreç var. Buna benzer bir süreç var.”
“Yakın zamanda çıkınca iki karar, sanki şöyle algılandı rekabet kurumu Booking’e hem ceza verdi hem faaliyetlerini durdurdu”
Sahibinden. com hakkında da soruşturma süreçlerinin olduğunu bildiren Torlak, “Booking. com kararımız vardı. Booking kararımızda otellerle yaptığı sözleşmede boş odan kalsa bile bana verdiğin fiyattan aşağı bunu satamazsın ya da farklı bir fiyat uygularsan ben sana yaptırım yaparım gibi bir takım yaptırımları söz konusuydu. Bu ihlallerin tespiti sabit görülünce Booking bizden ceza aldı. Türkiye’de şöyle gelişme oldu. Bizim kararın arkasından TÜRSAB’ın müracaatı vardı mahkemeye ‘booking bizim faaliyetlerimizi zorlaştırıyor Booking’in Türkiye çıkışlı faaliyetleri durdurulsun.’ O karar yayınlandı ve Booking şu anda Türkiye’den Türkiye adresli bir yerde rezervasyon yaptıramıyorsunuz veya yurt dışından Türkiye adresli bir rezervasyon yaptırmaya kapatıldı. O çok yakın zamanda çıkınca iki karar, sanki şöyle algılandı rekabet kurumu Booking’e hem ceza verdi hem faaliyetlerini durdurdu. Bizim öyle bir yetkimiz yok” açıklamasında bulundu.
Şu ana kadar 24 civarında sektör araştırmalarının olduğunu söyleyen Torlak, “Rekabet hukuku boyutuyla analizleri yapıyoruz” dedi.
Torlak, şu anda devam eden sektör araştırmalarının fuarcılık ve perakendecilik alanları olduğunu kaydetti.
Uçak bileti fiyatlarıyla ilgili soruya Torlak, bu konunun doğrudan tüketicinin korunmasıyla ilgili olduğunu belirterek, “Bizi ilgilendiren konular şu şekilde olabilir. Her havayolu istediği gibi bir destinasyondan başka bir yere uçamıyor. İkili anlaşmalar var. ama şöyle bir şikayet bize gelir şu teşebbüsler kendi aralarında anlaşmışlar pazar paylaşımı yaparak fiyatların artmasına yol açıyorlar. Burada gerçekten uluslar arası anlaşmaların ve düzenlemelerin dışında rekabet ihlali oluşturduğu varsayılan herhangi bir konu tespit edilirse bu konuda rekabet kurumu devreye girer. Geçmişte 2013’te Pegasus’la ilgili buna benzer kararla piyasaya olumlu etkimiz olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Ulaştığımız bilgi belgeler herhangi bir soruşturma açmaya uygun bilgiler olmadığı sonucuna ulaştık”
Fındık fiyatlarıyla ilgili zaman zaman tartışmaların olduğu ve CHP’li bir milletvekilinin bu konuyla ilgili Rekabet Kurumuna başvurusunun olduğunun hatırlatılması üzerine Torlak, çok yakın geçmişte fındıkla ilgili araştırma ve inceleme yaptırdıklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Zaman zaman iktidar partisi vekillerinden de bu tür talepler, müracaatlar oluyor. Yakın geçmişte yaptırdığımız incelemeler ve araştırmalar kapsamında fındıkla ilgili problemlerin daha çok yapısal problemlerden oluştuğunu tespit ettik. Bu konuda ulaştığımız bilgi belgeler herhangi bir soruşturma açmaya uygun bilgiler olmadığı sonucuna ulaştık. CHP Milletvekilimizin yapmış olduğu müracaat henüz yeni bir müracaat. Arkadaşlarımız tekrar değerlendiriyorlar. İlave bir takım bilgi ve belgeler varsa buna ilişkin değerlendirmelerini tekrar kurula çıkaracaklar. O kapsamda araştırma yapılmasına tekrar karar verilirse araştırma yapılır. Hakim durumun kötüye kullanılması tespiti yok. o daha çok yapısal problemlerden kaynaklanıyor. Yapısal problemlerden bahsetmek gerekirse, Doğu Karadeniz’deki fındık tarlaları miras yoluyla çok küçülen tarlalar. Bir üretici çok sınırlı üretim gerçekleştiriyor. Orada manav olarak isimlendirilen insanlardan borçlanmış olduğu için onun istediği fiyattan ona satmak durumunda kalıyor. Fındık ağaçlarımız yaşlı hem ona hem iklim koşullarına bağlı olarak rekolte değişebiliyor. Batı Karadeniz’de biraz daha büyük ölçekli tarla olmasına rağmen orada da iklim ve arazi koşullarına bağlı olarak rekolte veya fındığı kalitesi problemi var. Yarıcı dediğimiz insanlarda asıl sahibi gibi çok özenle bakmayabiliyorlar. Orada da verim kaybı söz konusu olabiliyor. Yakın bir geçmişte lisanslı bir depo devreye girdi. Fiskobirlik aslında bu tür küçük ölçekli tüketicileri koruma bakımından güzel bir mekanizma iken kötü yönetimden dolayı işlevsiz hale gelmiş olması bu da işin bir başka boyutu. Türkiye açısından stratejik ürün olan fındığın yapısal problemlerinin çözümü hem üretici hem Türkiye’ye çok daha yüksek bir katma değer sağlayacaktır diye düşünüyoruz. biz de tabi ki bu müracaatları asla es geçmiyoruz. Bu müracaatlar bağlamında arka planında bizim sorumluluğumuz açısından var olan bilgi belgeler bizim yaptığımız incelemelerde elde edeceğimiz bilgi belgeler bizim açımızdan dikkate alınması gereken belgeler olarak bulunduğunda tabi ki rekabet ihlali varsa biz kendi sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama şu aşamada görebildiğimiz daha ağırlıklı olarak bu yapısal problemlerin çözümüne odaklanmalı Türkiye.